Uzun süredir yazmadıysam da bu yiyip içmediğim anlamına gelmiyor. Özellikle Şubat başında Türkiye'de Dükkan İstanbul'da ete doymuşluğumdan bahsetmeliym. Dry age yapılmış T-bone ve antrikotlar orgazmik bir Arjantin şarabı ile tüketilmişti. Brüksel'e döndüğümde ilk market alışverişimde bu nedenle Argento Reserva Bonarda'yı sepetime atmayı ihmal etmedim. İyiki de yapmışım. İki hafta önce mutluluk içinde tükkettim bu şarabı. Şarap mantarı koleksiyonuma göz attığımda Argento markası ile karşılaştım, demek ki daha önce de deneyip onaylamışım.Argento hakkında fazla bilgiye erişemedim, internet siteleri yapım halinde. Yeni bir şarap üreticisi ve 1999 yılında kurulmuşlar. Latincede gümüş demek olan Argento'nun beşi rezerv olan toplam 11 şarabı bulunmakta.
Benim tercihim Reserva Bonarda idi. Bu orgazmik kırmızı şarap olgunlaşmış kırmızı meyveler ile hafif çiçek kokuları taşıyordu. Kırmızı yumuşak meyve tadı vanilya aroması ile dengelenmiş. Koyu mor-menekşe renginde olan şarapta çok az da olsa anason aroması da mevcut. 9 ay kadar Fransız meşe fıçılarda yıllandırılarak ipeksi taninlere sahip hale gelen şarap ağızda yumuşak bir kuruluk hissi bırakmakta.
Biraz da bağlar hakkında bahsedecek olursak. Arjantin gerçekten görmeyi çok istediğim ülkelerden biri. Bonarda üzümleri Arjantin'in şaraplarının yüzde 80'inin üretildiği Mendoza bölgesinde bulunmakta. Ülkenin batısında yeralan bu bölge yılın 300 gününün üzerinde güneşe sahip ve yıllık yağış miktarı 200mm. Şubat-Nisan ayları arasında toplanan üzümlerin yeraldığı bağlar And dağlarından elde edilen temiz sular ile sulanmakta.
Son zamanda içtiğim üç ayrı Arjantin şarabı - ki ikisini bu blogda okuyabilirsiniz - da gerçekten mükemmeldi. Bu ülkenin şaraplarını daha çok takip edeceğim.
1 yorum:
Yorum Gönder